phpKF - php Kolay Forum  
Ana Sayfa  |  Yardım  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
Forumunuz Hayırlı olsun yenilendi

Resim Ekleme

Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı
Bu Sayfadaki Bilgiler 04/05/2007 tarihli ve 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun" Uyarınca Gerekli Durumlarda İletişim Sağlanabilmesi İçin Eklenmiştir. Lütfen Gerekli Durumlarda Kullanınız... İbrahim uzun Esatpaşa mah 3.demiryollu 1201.sk no:28 menemen/izmir/Türkiye email :Uzun_70@hotmail.com
Forum Ana Sayfası  »  Biyoloji
 »  Genetik hastalıkların teshis ve tedavisi-1

Yeni Başlık  Cevap Yaz
Genetik hastalıkların teshis ve tedavisi-1           (gösterim sayısı: 3.230)
Yazan Konu içeriği

boşluk

lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman

Kullanıcı Resmi

Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.589
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil

E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder

Konu Tarihi: 22.09.2010- 21:00
Alıntı yaparak cevapla  


Genetik hastalıkların teshis ve tedavisi ve teknoloji -1

Araştırma teknikleri

Günümüzde DNA, laboratuvarda birçok bakımdan istenildiği gibi değiştirilebilmekte, üzerinde istenilen birçok düzenleme yapılabilmektedir. Günümüzde laboratuvar çalışmalarında kullanılan restriksiyon enzimleri genellikle, DNA’yı, istenilen parçaları ayrı ayrı elde edilebilecek şekilde, özel dizilerde kesen bir enzim olarak kullanılır.[195] Ligasyon enzimlerinin[196] kullanılması ise, elde edilen bu parçaları yeniden birleştirme, yani birbirine bağlama olanağı sağlamaktadır ve böylece, araştırmacılar, farklı kaynaklardan (biyolojik türlerden) alınan DNA parçalarını birleştirerek “rekombinant DNA”yı yaratabilmektedirler. Genellikle “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar”la (GMO) ilgili çalışmalarda yararlanılan "rekombinant DNA" bilhassa, üzerlerinde biraz gen bulunan “DNA dairesel parçaları” olan plazmidler bağlamında kullanılmaktadır. Bakterilere plazmidlerin eklenmesi ve bu bakterilerin (bakteri hücrelerinin klonlarını izole eden) “agar” tabaklarında büyütülmesiyle araştırmacılar, eklenen DNA parçalarını klonal olarak büyütebilmektedirler ki bu, moleküler klonlama olarak bilinen bir süreçtir. (Klonlama terimi, aynı zamanda çeşitli teknikler kullanarak klonal organizmalar yaratmayı da içerir.)
DNA aynı zamanda polimeraz zincir tepkimesi (PCR) denilen bir süreç kullanılarak da büyütülebilir.[197] PCR, özel kısa DNA dizileri kullanılarak, DNA’nın hedef seçilen bir bölgesini izole edebilir ve onu aşırı derecede büyütebilir. DNA’nın son derece küçük parçalarını aşırı ölçüde büyütebildiğinden, PCR genellikle özel DNA dizilerinin varlığını bulmada (keşfetmede) kullanılır.

DNA dizilemesi ve genomik

Genetik çalışmalarında geliştirilmiş en temel teknolojilerden biri olan “DNA dizilemesi”[198] (DNA’daki nükleotit baz dizilimlerinin belirlenmesi ve bunu sağlayan biyokimyasal yöntemler) araştırmacılara DNA parçalarındaki nükleotit dizilimini belirleme olanağı sağlamaktadır. 1977’de Frederick Sanger ve çalışma arkadaşlarınca geliştirilen bir DNA dizileme yöntemi (chain-termination sequencing) DNA parçalarını dizilemede artık alışılmış bir yöntem olarak kullanılmaktadır.[199] Bu teknoloji sayesinde araştırmacılar, birçok insan hastalığıyla ilgili moleküler dizileri inceleyebilme olanağına kavuşmuşlardır. Hesaplama aletlerinin de yardımıyla araştırmacılar, birçok organizmanın genomunu, birçok farklı parçayı birbirleriyle irtibatlandırarak (genome assembly süreci) dizilemişlerdir.[200] Bu teknolojiler insan genomu için de kullanılmış, insan genomunun dizilemesi projesi, üstte (kronolojik bölümde) belirtildiği gibi, 2003 yılında tamamlanmıştır.[201]
DNA dizileme yöntemleriyle belirlemeler sonucunda edinilen, işe yarar dizilemelerin miktarının gitgide artması, organizmaların genom bütünlerindeki araştırmalarda hesaplama aletleri ve iz örnekleri kullanan, genomik adlı araştırma alanını doğurmuştur. Genomik aynı zamanda, biyoenformatik bilimsel disiplininin bir altalanı olarak da kabul edilebilir.

Uygulamalar ve genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar


Genetik mühendisliği tarafından genleri değiştirilerek hayvanlara özel olan "ışıma"yı sağlayan bir tütün bitkisi

Resim Ekleme

Genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalar günümüzde, İngilizce'de G.M.O. (genetically modified organism), Türkçe'de G.D.O. (genetiği değiştirilmiş organizmalar) kısaltılmış adıyla ifade edilmektedir. Bu teknikler rekombinant DNA ya da "rekombinant DNA teknolojisi" olarak bilinirler. Rekombinant DNA teknolojisi sayesinde DNA molekülleri tüpte (In vitro), yani canlı organizmanın ya da hücrenin dışında, yeni bir tür yaratmak üzere bir molekül içinde bir araya getirilebilmektedir. Bu DNA da bir organizmaya aktarıldığında değiştirilmiş özellikleri ya da kendine özgü özellikleri olan bir canlının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

GloFish Sürüsü : Genetik yapısı değiştirilmiş bir Zebra balığı sürüsü

Resim Ekleme


Normal bir Zebra balığı

Resim Ekleme


Bu yolla ilk kez 1973’de bir bakteri yaratılmıştır. Bu olay bilimciler topluluğunda bu tür genetik uygulamaların potansiyel tehlikeleri olduğu konusunda kaygılara neden olmuş ve konu Pacific Grove’daki (Kaliforniya) Asilomar Konferansı’nda tartışmalara yol açmıştır.[205][206] Rekombinant DNA teknolojisini kullanan ilk şirket Herbert Boyer tarafından kurulmuş ve şirket, 1978’de escherichia coli bakterisinin genetik manipülasyon yoluyla, insülin üreten bir türünü yarattığını açıklamıştır.
Sonraki yılllarda bu alandaki çalışmalar artan hızıyla devam etmiştir. Günümüzde bu yolla yaratılan mikroplara transjenik ( rekombinant DNA yöntemleriyle kalıtımsal olur

KLONLAMA

Elli yaşında bir İskoç embriyolog Lan Wilmut, tarihte ilk kez, 23 Şubat 1997'de, bir memeli hayvanın klonlandığını (Dolly) duyurduğu zaman, bu bilimsel bir ilerleme olmakla birlikte ticari anlamda büyük atılımlara gebeydi. Artık bir memelinin aslından özdeş(!) kopyalarının kitlesel üretimi olanaklıydı. Klonlamayla et sanayisi de ilgileniyor.

Hayvan klonları, insanlara nakledilmek için organlar üretmekte de kullanılabilecek. İnsan uzuvlarının alım satımı için gittikçe büyüyen bir pazar oluşmaktadır. Imutran, Nextran, Alexion gibi şirketler, organlarını insan genomuna daha uygun ve daha az reddedilebilir kılmak için, hayvan embriyolarının ilk aşamasına insan genleri ekliyor. Nextran yönetim kurulu başkanı Marvin Miller, bir transgenik domuz ciğerinin, değerini, yaklaşık 18.000 dolar olarak tahmin ediyor. Bir insan organı zamanında bulunamadığı için, her yıl 100.000'den çok Amerikalı öldüğüne göre, yabancı organ nakilleri için ticari pazar, oldukça ağırlıklı olacağa benziyor.

Deniz biyoteknolojisi araştırmaları da, klonlama tekniklerinden geçerek kitlesel halde üretilebilen ve balık çiftliklerinde büyütülebilen, ısmarlanmış balık için donatılmıştır. Bugün pazara gönderilen her beş balıktan biri balık çiftliğinden geliyor. Bilim adamları, deniz biyoteknolojisinde "mavi devrim" denilenin, tarımdaki "yeşil devrim"e rakip olacağını umuyorlar.

Wilmut, bu metotla oluşturulan insan embriyolarının, kanser ve diğer ölümcül hastalıkların tedavisinde kullanılmasını önerdi. Enstitünün başkanı transgenik hayvanlar yetiştirmeyi öneriyorsa, Wilmut da insan embriyoları yetiştirmeyi öneriyordu. Daha sonra, Roslin Enstitüsü tarafından uygulanan teknolojinin patentlerinin, insan dahil bütün "hayvanları" kapsadığı ortaya çıktı.

Aynı yıl içinde bir gazete yazısında, transplant cerrahi için organ ve doku üretmek üzere, başsız insan embriyolarının büyük olasılıkla acı çekmeyeceğini, haliyle kamuoyunun tepkilerinin azalacağını düşünmüştü.

İnsan embriyosu yetiştiriciliği unutulmuş değil. Sanki gerçek bir sağlık konusuymuş gibi gündeme getiriliyor. Herkes genetik bir ikize sahip olabilir. Bir insan embriyosu klonu, fazladan organlara ihtiyacımız olacağı zamana kadar buzlukta korunabilir. İnsanlara söylenen bu.. Peki söylenmeyenler; asıl gerçek nedir?

Resim Ekleme

Klonlama prosedüründe, yetişkin bir koyunun memesinden alınan hücreler, durgun faza ulaşıncaya kadar kültürde kalır ve büyümesi ya da bölünmesi durdurulur. Kültürden bir hücre alınır, başka bir koyundan alınan çekirdeği çıkarılmış bir yumurtayla birleştirilir. Sonra yumurta, invitro gelişmeye başlar ve gelişmenin normal olduğu anlaşıldıktan sonra, taşıyıcı anne koyunun rahmine aktarılır. Ancak bu yolla yaratılan 277 embriyodan sadece 29'u taşıyıcı annelere nakledilebilecek normallikte gelişmiştir. Bu 29 örnekten ise sadece bir kuzu başarılı olmuştur. Aynı deney dizisinde, hücreler, erken embriyodan ve klonlanmaya çalışılan fetüsten de alınır. Ancak bu yolla bile başarı şansı %1'i geçmez.

Gerçekte ne düşünce ne de teknik yenidir. 1952 yılında Robert Briggs ve Thomas King adlı araştırmacılar, bir iribaş embriyosundaki hücreleri kullanarak, onun tıpkısı yeni canlılar oluşturdular. O zamandan beri birçok kapsamlı deney yapıldı. 1999 yılında Dolly ile birlikte 10 koyunla yapılan deneyde bu canlıların mitokondrilerinin, %99,5 alıcı hücreden geldiği sonucuna varılmıştır. Gerçekte klonlama adı verilen teknikle, genetik anlamda özdeş klonlar oluşturulamıyordu. Klonlanmış canlılar, gerçek anlamda bir klon değildi. Bilim adamları, tüm bunları görmezden gelerek, küresel sermaye ve onun elindeki medyanın şişirmesiyle çalışmalarına devam ettiler.

Bazı başarısızlıkların yanında, klonlanan canlılarda "irileşmiş döl sendromu"na da çok sık rastlanmaktaydı. New York medikal koleji profesörlerinden Stuart Newman, klonlama hakkında yaptığı bir konuşmasında; klonlama sonucu oluşmuş devasa klon farelerinden söz eder. Newman, devasa klon fareleri, normal farelerle kıyaslandığında aralarındaki fark, şaşırtıcıdır der ve şöyle devam eder:

"Bilim adamlarının fareler üzerinde yaptıkları deneylerde sonuçlar hep istendiği gibi olmaz, özellikle İrileşmiş döl sendromuna sık rastlanır. Eğer deney, %70 ila %80 oranında sonuca ulaşırsa başarılı sayılır. Fakat deney başarıya ulaşsa bile, sonraki döllerde neler olabileceği tam anlamıyla kestirilemez. Bu hayvanlarda görünmeyen kimi şeyler, soylarında dikkate değer bir biçimde ortaya çıkabilir."

"İnsan Ötesi Geleceğimiz" adlı kitabın yazarı Francis Fukuyama, bu konuda şunları söylüyor:

"Bu çeşit deneylerin beklenmeyen ve uzun vadeli etkilerinin olabileceği gerçeği, insanları gelişmiş genetik reçetelerin büyüsüne kapılmaktan alıkoymayacaktır."

Fakat sorumsuzca bir tavır sergilendi ve bilim adamlarından deneylerine devam etmeleri istendi.

Bugün, bu konudaki gelişmeler oldukça hızlı bir şekilde ilerliyor. Güney Kore'de bir firma, bilim adamlarıyla işbirliği içinde isteyenlerin ev köpeklerini kopyalıyor. Firmanın ilk müşterisiyse, hayatını kurtaran pitbull cinsi köpeğini kopyalatmak isteyen bir kadın. Dünyada kopya insan yöntemiyle uğraşan ilk doktor olarak tanınan İtalyan Severino Antinori, genetik kopyalama yöntemiyle; 3 bebeği dünyaya getirdiklerini, bunların 9 yaşında olduğunu ve Doğu Avrupa'da yaşadıklarını söylüyor.

SONUÇ

Genetik mühendisliğini, sınırsızca geliştirmekten yana olanlar, özgürlükçüler başlığı altında toplanmaktadırlar. Bunlar, toplumun, yeni teknolojinin gelişimine kısıtlama getiremeyeceğini ve getirmemesi gerektiğine inanırlar. Bu grupta bilimin sınırlarını genişletmek isteyen araştırmacı ve hırslı bilimciler, biyoteknoloji endüstrisi, özellikle İngiltere ve ABD'de bulunan serbest pazarlar ve sloganları "bilimsel ilerleme ve seçim özgürlüğü" olan geniş bir topluluk yer alır.

Buna karşılık pek çok muhalif görüş olmasına rağmen, toplumların biyoteknolojik gelişmesini denetleyecek kurumlar ortaya çıkmamıştır. Şu an pazar için onaylanmış ilaçların ve kimyasalların, GM versiyonları üzerinde hiçbir yasal kontrol bulunmamaktadır. Bugün bilim ve teknoloji, hâkim güçlerin ve sermayenin emrinde ve yönlendirmesi altında gelişmektedir.

Bir avuç global ortaklık, araştırma kurumları ve yönetimler, insan ırkının kopyalarını oluşturan doku, organ ve hücrelerin patentlerini elde edebilirler. Ayrıca on binlerce mikroorganizma üzerinde benzer patentlerle, insanların yaşam koşullarını belirlemek için eşi görülmemiş bir güç sahibi olabilirler. Genin patentini almak, o genle ilgili her türlü girişim iznine ve maddi kazanç sağlamaya imkan vermektedir. Ulusal Genetik Derneği'nin verdiği "bilim adamı ödülü"nü kazanan, tanınmış ve saygın bir İngiliz bilim adamı Dr. Mae Wan Ho, bakın bu konuda ne diyor:

"Genetik Mühendisliği Biyoteknolojisi(GMB), kötü bilim ve büyük sermaye arasında, insanlığın hatta tüm dünyanın sonunu ilan edecek, eşi görülmemiş gizli bir birlikteliktir. GMB, bilimin, eşi görülmemiş bir şekilde ticarileşmesidir. Bilimin, GMB ile birlikte kar amaçlı kullanılması, bilimin bütünlüğünü tehdit ederek insanlar da dahil olmak üzere, tüm organizmaları metaya indirgiyor."

California Berkeley Üniversitesi'nde moleküler biyoloji ve hücre biyolojisi profesörü Richard Strohman ise:

"GM'deki sorunların, paradigmayı kurtarmak uğruna, durumdan fayda sağlayan güçler tarafından hasıraltı edildiğini" söylüyor.

Bilimi din edinmiş toplumlar ve önderler, bilim adına yapılanları denetleyecek ahlaki değerlerden yoksundurlar. Bu yeni teknolojiler, saldırgan bir heves ve para hırsıyla sürdürülürse; insanoğlu, sadece tabiatın değil, kendi varlığının da yok oluşunu hazırlayacaktır.

Bilim, teknoloji ve kültüre ilişkin konularla, ekonomik eğilimler üzerine 14 kitabın yazarı ve Washington DC'de Foundation on Economic Trends'in başkanı Jeremy Rifkin, bu tehlike ve tehdidi şöyle özetler:

"İnsanlık, doğada yeni bir rol üstleniyor. Yaşamın kendisini hazırlıyor, düzenliyor, ayarlıyor. Canlıların genetik kodlarını, uygarlığın kültürel ve ekonomik isteklerine uygun biçimde programlamaya başladı. Genetik mühendisleri bu kez, yeterlilik ve verimlilik ihtiyaçlarına ayarlanmış sentetik bir yaratılış oluşturma görevini üstlenerek Tanrılığa soyunuyor. Bu teknolojinin yapısında var olan tehlikeler, insanoğlunun yalnız hayatta kalmasını riske atmıyor, aynı zamanda insanı, insan yapan özellikleri de değiştirme noktasında bir tehdit oluşturuyor."

Francis Fukuyama ise, "İnsan Ötesi Geleceğimiz" adlı kitabında bu umutsuz gidişi şöyle vurgular:

"Bu teknoloji, insanlığımızı, yani insanlık tarihindeki bilinen pek çok değişime karşın korunan kim olduğumuz ve nereye gittiğimizle ilgili duyguları yitirmemize yol açacaktır. Daha da kötüsü bunu, çok değerli bir şeyi kaybettiğimizin farkına bile varmadan gerçekleştirebilecek olmamızdır."

Bakınız, Allah'ın yüce kitabı Kur'an; 1500 yıl önceden bize, bugünün bu taze gerçeğini nasıl özetliyor:

İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya yaşamıyla ilgili sözlerine taacub edersin(şaşırırsın). Ve o kimse, kalbindeki şeye(amaca), Allah'ı şahid getiren, inatçı-tartışmacı bir düşmandır.

O, yönetimi ele geçirdiği zaman, Arz'ı bozmaya, toprağı-ürünü ve nesli(soyu) helak etmeye çaba harcar. Allah, (evrensel düzeni bozan) bozguncuları sevmez.

[BAKARA(2)/204-205]

Muhakkak onlar(müşrikler), O'nun(Allah'ın) dışında, dişileri(ilahları) çağırıyorlardı. Onlar, (gerçekte) kovulmuş şeytandan başkasını çağırmıyorlardı.

Allah, onu lanetledi ve O(Şeytan) dedi ki: "Elbette, Senin kölelerin içinden belirlenmiş bir zümreyi, kendime (köle) edineceğim."

"Ve elbette onları saptıracağım, ümitlendireceğim; onlara, hayvanların kulaklarını kesmelerini emredeceğim. Elbette yine onlara, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim." Kim, Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, muhakkak o, apaçık bir hüsrana uğramıştır.

(Şeytan), onlara vaat ediyor, onları ümitlendiriyor. Oysa Şeytan(İblis), onlara aldanmadan başkasını vaat etmez.

[NİSA(4)/117-120]

Hilal Nevruzoğlu

Kaynaklar:
1)   Francis Fukuyama, İnsan Ötesi Geleceğimiz, Çev. Çiğdem Aksoy Fromm, Odtü Yy, Ankara 2003.
2) Jeremy Rifkin, Biyoteknoloji Yüzyılı, Çev.Celal Kapkın, Evrim Yy., İstanbul 1998.
3) Bill Mc Kibben, Genetik Mühendisliği Ve İnsan Doğasının Sonu, Çev.Fatma Çolak, Pınar Yy, İstanbul 2006.
4) Mae Wan Ho, Genetik Mühendisliği Rüya mı Kabus mu?, Çev.Emral Çakmak, Türkiye İş Bankası Kültür Yy, İstanbul 2001.
5) Begüm Akman,Taner Tuncer, Yaşamın Şifresi: İnsan Genom Projesi, Odtü Yy, Ankara 2007.
6) İstanbul.edu.tr/merkezler/biyogem
7) Yunus.hacettepe.edu.tr
8) Stu.inonu.edu.tr
9) Biltek.tubitak.gov.tr
10) Wikipedia.org
11) Hgalert.org
12)yaklasansaat.com/dunyamiz/genetik/genetik.asp

http://www.lovepowerman.net/
__________________

Bu ileti en son lovepowerman tarafından 22.09.2010- 21:14 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.

Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası  »  Biyoloji
 »  Genetik hastalıkların teshis ve tedavisi-1

Forum Ana Sayfası

Forum Yazılımı:   php Kolay Forum (phpKF)  ©  2007 - 2010   phpKF Ekibi

Love Power Man

 RSS Beslemesini Görmek için Tıklayın   RSS Beslemesini Google Sayfama Ekle   RSS Beslemesini Yahoo Sayfama Ekle