lovepowerman
[lovepowerman]
lovepowerman
Kayıt Tarihi: 13.09.2010
İleti Sayısı: 2.589
Şehir: İzmir
Durum: Forumda Değil
E-Posta Gönder
Web Adresi
Özel ileti Gönder
|
Konu Tarihi: 03.06.2011- 17:56
"Bir hadiste, “Kul edeple namaza girer, gönlünü ve fikrini bu işe bağlar, etrafına bakmazsa, Allah, kudret ve rahmetiyle ona teveccüh eder. Gönlünü dağıttığı, çevreyle meşgul olduğu an, ilâhî rahmet geliyorken döner, geri gider.” buyurulmuştur.*
Bazı din büyükleri namazda en önemli şart olan kalp huzurunu temin ve gaileleri zihinden uzaklaştırmak için abdest almadan önce başlayan bir seri tedbire müracaat etmişlerdir. Mesela Şeyh Hâtem-i Esam diye tanınan meşhur velî ve büyük mutasavvıfa nasıl namaz kıldığı sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:
“Namaz kılmaya karar verince önce herhangi bir sıkışıklığım varsa giderir, bedeni rahatlandırırım. Sonra ağır ağır tam bir abdest alır, namaz kılacağım yere gelirim. Bir müddet oracıkta oturur dinlenirim. Bu sırada zihnimi toplar, endişemi yatıştırır, dağdağaları dağıtır, ondan sonra edeb ve tevazu ile doğrulurum. Kâbe-i Şerîfi hemen karşımda, sırat köprüsü iki ayağım altında, cennet sağımda, cehennem solumda diye tahayyül ederim. Ölüm meleği Azrail ardımda beni bekliyor. Bu kıldığım sonuncu namazdır. Bundan başka bir namaz kılmaya erişemeyeceğim diye düşünerek korku ve ümit arasında heyecanlı bir durumda, ağlamayla tezellül ile tekbir alır, namaza girerim. Sevgili Peygamber Efendimiz’in bildirdiği tarzda her rüknün hakkını vererek sükûnetle, edeple, ağır ağır namaz kılarım. Bütün bunlardan sonra yine de namazım kabul edildi mi edilmedi mi bilmem.”**
Sevgili okuyucu! Böyle bir namazın verdiği tat ve fayda ne şekerde ne kaymakta bulunabilir. İsterseniz bir de siz deneyin."
Dipnotlar:
*Ahmed b. Hanbel, V, 172, hadis no: 21547; Ebû Dâvûd, “Salât”, 165, hadis no: 909; Nesâî, “Salât”, 10, hadis no: 1195.
**Gazzâlî, İhyâu ulûmi’d-dîn, I, 178.
Metin Yıldız kardesimize teşekürler.Allah c.c razı olsun
|